29 Ekim 2007 Pazartesi

sometimes anti-social, always anti-fascist

Oi, söyleyecek ve gülecek bir şeylerinin olmasıdır.
Oi, kendini düşünmektir.
Oi, herhangi bir üniformadan daha büyüktür.
Oi, kimsenin senden daha iyi olmadığını bilmektir.
Oi, haklarını almak için ayağa kalkmaktır.
Oi, bilincinin ve görünüşünün keskin olmasıdır.
Oi, kibirlilerden nefret etmektir.
Oi, emirlere itaatsizlik etmektir.
Oi, hippieler, ciksler ya da faşist mankafalar gibi davranmamak ve giyinmemektir.
Oi, sömürülmekten değil, işçi sınıfından olduğun için gurur duymaktır.
Oi, fanatikler arasında görebilmektir.
Oi…sen ve biziz, kazanıyoruz.

aslında çok da gerekli ve ilgi çekecek bir konu değildi. “rock da bu kapağın altındadır. bu da kapak olsun size meramlı rock’n coke sahtekarlığına alternatif olduğu iddia edilen barışarock temaşası; ama olsun. baktık gidenler, görenler, çiziktirenler olmuş, haliyle konuyla ilgili olarak alınteri’den bir yazıya bakılabilir. alla’ hepimizi hippielerden, barış havarilerinden, apolitiklerden ve bunların sahnelerinden ve camialarından saklasın…
P.S. bu bağlantı verilen yazının altındaki okuyucu yorumları ise ayrıca alla’ emanet. alınteri ve çevresindeki yayınlarda böyle bir durum var her nedense. benzer bir yorumlamanın konusu daha once de bizzat rash ankara tayfası olmuştu. birimiz, hepimiz için ya, o ayak; bir kişiye edilen lafları da üsleniyoruz icabında. komik ama hani bu çevreden hiç insan tanımamış olsak bu garip ortodoksi daha anlamlı olurdu, neyse…
bu barışarock vs. rock’n coke mevzuunun gezelim, görelim, dans ederek eğlenelim manzaralı tüketici alışkanlıklarını geliştirme dünyasına dalmışken dikkat çekici bir noktaya parmak basmak gerekiyor. kulak misafiri olduğumuz, okuduğumuz “festival katılımcısı” yorumları her iki birbirinden farklı olduğu
dünyalar olduğu iddia edilen ortamda da yoğun bir alkollü yakıtlar ve ötesine taşan bir uyuşturucu kullanımına işaret ediyordu. tribün kovalayanların söylemeyi sevdiği bestelerimizdendir: “pEpSi, kOl@ iÇiLmeSS /@lkOliK h@reKeT eNgeLLenEmeZ”. bu bağlamda kola içecek yaşa gelmiş gençlerin tercihlerini içkiden yana kullanmalarına mezheb-I fetva olarak bir lafımız yok ama kola taklitlerini reddedip de aslına (“koka” vd. Işlenmiş kimyasallar) yönelmeleri düşündürücü. eni sonu tüketim toplumunun gençlik pazarına satılan paket ürünler bunlar: müzik, imaj öğeleri ve elbette her tür uyuşturucu. böylesi bir pazarlama mantığının kaçıracağı yer değildir elbette “gençlik festival”leri. ex olana kadar ekslenmek isteyecek bir alıcı kitlesi gerçek bir talep yaratıyor. eh nasıl yaratmasın, velileri uyuşturucuya karşı uyarma adı altında ergen beyinlerin isyan dürtülerine seslenen medya eliyle hazırlanmış sözde araştırmacı gastecilik ürünü haber programları mı istersiniz, televolelerde idolleştirilen pop starların narko operasyonları sonrasında ağlayan görüntülerini mi (dikkat edin bu teyzeler ve amcalar asla tutuklanmıyorlar-üç kere yanıyorlar ama gene ölmüyorlar; şaşırtıcı). üstelik yaygın satış noktaları ağı da ürünleri ayağınıza kadar getiriyor. okuldan çıkın, en yakın pastaneye gidin ve malı kapın. okul okul dolaşıp konuşamadıkları türkçeyle bir de konferans vermeyi tecrübe eden ama asla sokaklarınızdaki satıcılara müdahale etmeyen kamiller de “yozlaşmaya hayır” kampanyaları eylemcileriyle uğraşsın.


yeşilayda gelecek yok, papiklerde gelecek yok, hallüsinasyonlarda gelecek yok, torbacılarda gelecek yok, rehabilitasyon kliniklerinde gelecek yok, taşlamakta gelecek yok, narkotik köpeklerinde gelecek yok, mafyada gelecek yok, uyuşmuş bir bünyede gelecek yok, kapitalizmde gelecek yok.
aklımızı ve sokaklarımızı geri alalım…

thomas meyer-falk, bir kızıl dazlak olarak 1996’dan beri tutuklu. politik hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik olarak para sağlamak için yapılan bir banka soygunu ve ardı sıra iki davada da yargıçlar ve savcıların kişilik haklarına saldırı ve tehdit suçlaması dolayısıyla 15 yıl 9 ay hapis cezasına hükmedildi. Ilk olarak Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) üyeleri ve diğer politik tutsaklar için inşa edilmiş olan Stammheim’daki tecrit hücrelerine konuldu, daha sonra Straubing’e, oradan da halen tecritte tutulduğu Bruchsal’a nakledildi. 2004 yılında 3 yıl 3 ay ek hapisle cezalandırıldı.
dayanışma için : Thomas Meyer-Falk, c/o JVA- Z.3117, Schonbornstr. 32, D-76646 Bruchsal, Almanya

80 öncesi faşist kurmaylarının (güner, kösoğlu vs.) darbe sonrası keşiflerinden “milli refleks” tezinin, askeri-sınai kompleksinin şu andaki sözcüsü (büyükanıt) tarafından “kitlesel refleks” kavramıyla yeniden ambalajlanıp, kitle iletişim araçları tarafından servis edildiği, milliyetçi histerinin pompalandığı, faşist provokasyonlar ve saldırıların antifaşist mücadele, birincil değil ama temel gündem maddelerimizden birisi. bu bağlamda antifaşist mücadeleye ilişkin çeşitli örnekler, saptamalar, izlekler ve perspektiflerin düzenli olarak aktarılması amaçlanmaktadır. başlangıç olarak ARA deneyimi dikkat çekici bir örnek olabilir. anti racist action, kuzey amerika’daki redskin yoldaşlarımızın bir icadı olarak adlandırılsa, belki abartılı görünebilir. ne de olsa amerikayı yeniden keşfetmediler ancak militan antifaşizmi yeni dünya sokaklarına taşıdılar. anarşist bakış için yapılmış çeviri (anarşist yoldaşların affına sığınarak) alındı, düzenlendi, aşağıya konuldu.
ANTI-RACIST ACTION (ARA) TARİHÇESİ
ARA temel olarak Minneapolisli ırkçılık karşıtı dazlakların, Minneapolis ve komşusu St. Paul'deki nazi dazlakların varlığıyla mücadele edebilecekleri bir örgütlenme yaratma çabalarının sonucunda ortaya çıkmıştı. Siyah, Beyaz, Asyalı ve Yerli Amerikalı kökenli üyeleri olan Baldies'in çeşitli-ırklardan olan [multi-racial] dazlak tayfası, bir Nazi dazlak grubu olan White Knights'a [Beyaz Şövalyeler] karşı mücadele ediyordu; yerel punk ve dazlak mekanlarında bir kanun koymuşlardı: eğer Baldies şovlarda, şehir merkezindeki sokaklarda veya başka yerlerde tesadüfen White Knights'a rastlarlarsa, naziler önce uyarılıyordu. Eğer Baldies bir kere daha nazilere rastlarlarsa, o zaman naziler saldırıya uğramayı, veya Baldies'lerin dediği gibi "haklı şiddet"e maruz kalmayı bekleyebilirlerdi.
Baldies eylemleri, nazilerin İkiz Şehirler bölgesindeki varlığını ve örgütlenme çabalarını sınırlamakta epey bir yol katetmesiyle, Baldies nazilere karşı başarılı bir hareketin, Dazlaklar dışındaki diğer çocukları da cezbedecek daha geniş bir grubun oluşturulması anlamına geleceğini fark ettiler. İşte ARA bu gruptu. Ancak, ARA'yı Baldies'in daha ötesinde bir grup haline getirme girişimleri kısıtlı bir başarı sağlayabildi, ve ARA ağırlıklı olarak dazlaklardan müteşekkil olmaya devam etti.
Baldies deneyimi sadece Minneapolis'le sınırlı kalmadı. ortabatı genelinde nazi aktivitesi büyümekteydi, ve ırkçılık karşıtı Dazlaklar Baldies'in yapmış olduğuna benzer şekilde örgütleniyorlardı. Çok geçmeden, farklı ırkçılık karşıtı dazlak tayfaları birbirleriyle tanışmaya başladı, ve ırkçılık karşıtı dazlak tayfasının birleşik bir örgütü kurulması kararlaştırıldı. İsim olarak ARA benimsendi ve tayfaların özlü bir ağı oluşturuldu: Syndicate [sendika, birlik].
Minneapolis gibi Chicago da çeşitli-ırklardan olan bir tayfaya sahipti. Buradaki ARA dazlakları genellikle sol-kanat sempatizanlardı, ve Chicago'da siyah kurtuluşu/siyah milliyetçiliği fikirlerine karşı ılımlı olan bazı Dazlaklarla karşılaşmak pek de sıradışı bir şey değildi. Ve karşı çıkılanlar yalnızca ırkçı ve nazi yanlısı fikirler değildi. Chicago ARA tayfası, üzerine ABD bayrakları yamalanmış ceketlerin giyilmesini yasakladı. Bu, Dazlak çevrelerinde oldukça önemli bir adımdı. Çoğu dazlak ırkçılık karşıtı olduğunu iddia ederken, büyük bir çoğunluk aynı zamanda ProAmS (Amerikan Taraftarı Dazlaklar) idi. Bütün bir dazlak tayfasının yurtsever süslemeleri reddetmesi duyulmamış bir şeydi. Public Enemy [Halk Düşmanı] gibi grupların kelimelerinden sufle alan pek çok ARA üyesi dazlak için, Amerika ırkçı bir karabasandı; üstelik yıldızları ve şeritler de hiç umursamadıkları ülkenin simgesiydi.
Kuzeyde Kanada'da, ırkçılık karşıtı dazlaklar ve diğer gençlik altkültürlerindekiler de nazileri kendi sahneleri ve camialarından defetmek için birleşiyorlardı. 1990 ile 1992 arasında, Edmonton'da, Anti-Fascist League [Anti-Faşist Birlik], Aryan Nations tarafından yetiştirilen ve yönlendirilen ırkçı bir çete olan Final Solution'a karşı sokak temelinde bir propaganda savaşı yürütüyordu. Winnipeg'de, United Against Racism [Irkçılığa Karşı İttifak] tayfası, barları ve sokakları faşist şiddetten arındırmak için kavga veriyordu. Ve 1992'de, Toronto'da neo-nazi Heritage Front'un sergilediği benzeri tehdide karşı Anti-Racist Action [Irkçılık Karşıtı Eylem, ARA] kuruldu.
Toronto'daki ARA, anarşist ve feministlerin ilk dazlak mücadele tayfasının görevini genişletmeye çalıştıkları Minneapolis şubesinden özellikle esinlenmişti. ARA Toronto, feminist, anarşist ve First Nations dayanışma gruplarından oldukça deneyim edinen birçok aktivisti içerisinde barındırıyordu.
1994'te, ARA Toronto, Colombus, Ohio'da toplanan birinci ortabatı anti-faşist ağ konferansına katıldı. Konferans, ortabatı genelinde yapılan Klan [beyaz-ırkçı Ku Klux Klan grubunun bir şubesi] mitinglerine karşı sürekli protestolar düzenlenmesini koordine etmek ve kalıcı hale getirmek amacıyla Colombus ARA grubu tarafından talep edilmişti --bu mitingler sıklıkla ağır silah donanımlı polis alaylarının koruma eşliğinde yapılıyordu. Konferans katılımcıları genellikle okullarında giyim kuralları ve siyasi yazını dağıtma hakkı gibi konularda mücadele etmiş olan lise öğrencileri, punklar, çocuklardan oluşuyordu. Chicago ve Minneapolis'deki ilk ARA'nın birçok kıdemli üyesi, grupları artık oldukça etkisiz olsa da toplantıya gelmişti.
Bu, hükümetin desteklediği, şirketlerin finanse ettiği bir konferans değildi. Toplantının açılış konuşmasını 1979 "Greensboro Katliamı"ndan (Kuzey Carolina, Greensboro'da, Aryan Nations'la bağlantılı olan, içine fazlasıyla polis ve FBI görevlisinin sızdığı bir Klan hücresinin Klan karşıtı beş göstericiyi öldürdüğü olay) kurtulan bir kişi yaptı.
Bu özel ırkçılık karşıtı hareketin toplumsal tabanını teşkil eden altkültürler gibi, her yaştan renkli insanların önemli roller üstlenmesine karşın toplantı ağırlıklı olarak beyazdı. Kadınlar ve genç kızlar sayıca az olmasına karşılık sesleri güçlüydü. Egemen siyasal eğilim anarşist olmasına karşılık sekter olmayanlar ile küçük bir Troçkist grup da dahil olmuştu. Önemli köklü örgütleyicilerin bazılarının, 1960'ların Students for a Democratic Society (SDS) geleneğine kadar uzanan uzun bir tarihleri vardı.
ARA ağı uzunca bir süre çılgınca büyüdü. Yıllık toplantıları yüzlerce insanı çekiyor, Kanada ve ABD genelinde yeni gruplar oluşturuluyordu. 2003'te, büyüme hamlesi sona erdi. küreselleşme karşıtı hareket bir sonraki "yeni şey" haline geldi, ve eylemciliğe bulaşmak isteyen pek çok genç, bir grup mankafa ile uğraşmaktansa Seattle, Washington ve Quebec City'e yöneldiler. Bugün, ABD saldırganlığının dünya tarihindeki en büyük savaş karşıtı hareketi ateşlemesiyle birlikte, anti-ırkçı ve anti-faşist elemciler dönüp bir kere daha kendimize bakmalıyız --bugün olanlarla ne kadar ilgiliyiz?>
Ancak ARA programına bağlı kalmıştır; daha yavaş ve daha sağlam bir şekilde bir şeyler yapıyoruz. Kuzey Amerika çapında birkaç düzine inançlı ve deneyimli ARA örgütleyicisi, ve uzun bir tarihe sahip birçok şube bulunmakta. ARA hala tüm Kuzey Amerika genelindeki klan mitinglerinde ve white powre şovlarında, faşistlere karşı mücadele etmeyi sürdürüyor. Bizler, kadınların kürtaj hakkını savunuyoruz, polis vahşetini protesto ediyoruz, tutuklulara yazıyor, First Nations ve göçmen hakları için harekete geçiyoruz. Her türden anti-kapitalist gösteride ve savaş karşıtı harekette temsil edildik. Çoğu yerde, ARA, aynen punk veya hip-hop gibi, gençlik altkültürünün bir parçası haline geldi. Ve bizler, ARA Güney ve Orta Amerika'ya köklerini salarken, toplumsal hareketler ve mücadeleler dünyasına nasıl uyum sağlayacağımızı öğreniyoruz.
14 yıldan beri, ARA ırkçılığa karşı kavgada doğrudan eylem fikrini popüler hale getirebilmiştir. Bu keza çeşitli baskı biçimlerinin birbirleriyle bağlantılılığı etrafında sürdürülen tartışma ve eylemlerin arenası olmuştur. EYLEME GEÇtikçe, BİLİNÇLENiyoruz ve bilinçliliğimiz eylemimizi besliyor. Ve bunların tümü hükümetin, çokuluslu şirketlerin, dini kurumların ve diğer otoritelerin kontrolü dışında gerçekleşiyor.

Hiç yorum yok: